Özet
Semerkant Medresesi ve Rasathanesi’nin kurucusu Uluğ Bey’in (ö. 1449) oğlu tarafından öldürülmesi sebebiyle hâmisiz kalan ulemânın bir kısmı Anadolu topraklarına göç etmiştir. Aralarında Fethullah eş-Şirvânî (ö. 1486) ve Ali Kuşçu’nun (ö. 1474) da bulunduğu âlimler Semerkant astronomi geleneğini bu topraklara taşımıştır. Sahn-ı Semân ve Ayasofya Medreseleri’nde müderrislik yapan Ali Kuşçu, kısa kabul edilebilecek sürede pek çok öğrenci yetiştirmiş ve teorik astronominin Osmanlı topraklarında ivme kazanmasını sağlamıştır. Bu öğrenciler arasında Gulâm Sinân (ö. 1506-7) da bulunmaktadır. Gulâm Sinân hocasının müderrisliği döneminde er-Risâletü’l-fethiyye adıyla kaleme aldığı eseri şerh etmiştir. Gulâm Sinân’ın Fethü’l-fethiyye adıyla kaleme aldığı bu şerh er-Risâletü’l-fethiyye’nin eldeki mevcut iki şerhinden birisidir. Eser yalnızca Osmanlı’da kaleme alınmış ilk teorik astronomi eserlerinden birinin şerhi olması bakımından değil; belki de bundan daha fazla dönemin hoca-öğrenci ilişkisi ve derslerin nasıl işlendiğine dair ayrıntılı tanıklıkları aktarması bakımından önemlidir. Bilim tarihinde az sayıda örneği olan bu yaklaşım, eseri oldukça önemli bir noktaya taşımaktadır. Bu makalede temel amaç, konu gereği değinilse bile; eserde işlenen teorik meselelerin açıklanması değildir. Çalışmada Gulâm Sinân’ın hocası Ali Kuşçu ile yer yer tartışmaya ve görüş ayrılıklarına varan ilişkisi merkeze alınmıştır. Ayrıca diğer isimlere ve kitaplara yapılan atıflar üzerinden bir klasik dönem Osmanlı astronomunun hangi kaynaklardan beslendiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.